İsrail’e terörist, katil, zorba, zalim korsan… devlet demek, kimsenin içini rahatlatmıyor. İsrail yönetimi de bu hitaplara çok muhatap olduğundan, bunları kanıksamış, haklı olduğunu iddia ediyor. İsrail ordusunun bu yaptıklarını dünya kınasa da, İsrail içinde güçlü bir kamuoyu destekliyormuş.
Gazze, İsrail’in eninde sonunda, ABD’nin Vietnam’daki akıbetine uğratacak İsrail’i. Fakat bu zulüm yıllarca devam edecek gibi gözüküyor. Başka bir ülke bunu yapsaydı, başlangıçta ABD donanması harekete geçerdi. Fakat BM’den kınanma kararı dahi zor çıkarıldı ve BM tarafından bundan ötede bir yaptırımı olamayacak gibi.
Ortadoğu yeniden dizayn edilirken, İsrail’i ise bu dönüşümün dışında tutmaya kimsenin gücü yetmez. Her ülkede olduğu gibi, ABD’de de iki ABD var. İsrail, petrol şirketlerinin ve silah sanayinin koruyup kolladığı ve yönlendirdiği bir ülke. İsrail gibi bir devlet, Ortadoğu da terör estirirse, o bölgenin ülkeleri ona ve etrafındakiler karşı silahlanır. Bu da silah sanayinin karına kar katar. Hatta, bir prof İsrail’in silah teknolojisindeki yatırım ve üretimlerini seviyesinin, Doğu Avrupa ülkelerinin teknoloji ile rekabet edecek durumda imiş… Muhtemeldir ki, bu teknolojinin kaynağı ABD’nin silah sanayi devleridir.
Oysaki, Obama yönetimi, silah sanayi ile petrolcülerin değil, bilişim, bilgisayarcıların hükümeti… Çetin Altan’ın deyişi ile “patlayan her silah” bir bilgisayar müşterisini öldürüyor. Yaşayan ve zenginleşen insanlar, daha çok bilişim ürünü tüketirler…
Şimdi dünyada bulunan bütün çatışmaların kaynağı, kazancın patlayan silah, akan kanla mı yoksa yaşayıp belirli bir refaha ermiş bilişim sektörünün müşterisinden mi kazanılacağı meselesidir. Her ne kadar bilişimciler güçlense de, asırlardır yapılan yatırımlar ile yaratılan de bir silah sanayi var. Bu dönüşüm ise uzun yıllar alacak ve daha çok kan akacak gibi gözükmekte… Bu rakamların büyüklüğüne bir örnek: Dünyada bir yıllık silah ticaretinin cirosu bir trilyon iki yüz milyar dolar civarı… Tehditlerin ortadan kalması, akan kanların durmasını istemek kolaydır; fakat bu denli ciro yapan bir sanayi ve ticareti ise dönüştürmek, yalnızca zor değil, oldukça zordur.
Dünün mağdur, mazlum Yahudilerini İsrail’de onları zalim yapan psikolojinin, ekonomik, politik ve sosyal kaynağı bu gibi gözükmektedir. Gazze’deki ve o bölgedeki çatışmaların kaynağı “din” değildir. Bu mezalim Tevrat’a da, İncil’e de, Kuran’a da sığmaz.. Din burada kullanılan bir araç, gerçeğin üzerini örten bir perdedir. Temeli ekonomi, para, politikadır…